“(Annem seni hep daha çok sevdi) sözü sık duyulan bir kardeş şikayetidir. Bazen bilinçsizce de olsa su yüzüne çıkan bir başka durum daha vardır : “Her zaman en çok annemizi sevdik” Fakat baba nerede? Kültürümüzde ve kalbimizde baba hep ortalarda bir yerde olmuştur. Anneler günü en önce geldi. Babalar “gün”lerini ancak iki yıl sonrasında elde ettiler.Devamını Oku
Bugün anne hala öndedir. Anneler gününde babalar günündekinden daha çok kart alınır (150 milyona 95 milyon). Uzun mesafeli telefon görüşmeleri daha çok yapılır. Baba daha az hediye almakla kalmaz, genelde bunların ödemesini de yapmak zorundadır.
Annelerin bu saygın statüleri genel olarak onların uzun zaman alan yetiştirme-besleme rollerinden kaynaklanır. Baba dışarıda bir yerlerde para kazanmak için çaba sarf ederken anne evin derinliklerinde çocuklarına bakmakla meşgul olmuştur. Çorba servisini yapan ve hasta iken burnunuzu silen hep annenizdir.Yarışta sonuncu geldiğinizde veya sınıf arkadaşınızın doğum günü partisine çağrılmadığınızda sizi teselli eden anneniz olmuştur. En zayıf ve korumasız anlarınızda hep yanınızda olmuştur o…
Zamanla daha çok anne, çalışmaya başladıkça, o alışılmış cinsiyet rolleri gevşemiştir ve baba da anne kadar önemli ve kabiliyetli bir bakıcı rolü üstlenmeye başlamıştır Hatta dul anne babalar üzerinde yapılan son araştırmalar babalarınca bakılan küçüklerin anneleri tarafından bakılanlardan farklı olmadığını ortaya koymuştur.
Bu durum insanda merak uyandırmaktadır. Bir gün, gururlu erkek çocukların şişkin pazılarında “babam” yazılı dövmeler “annem” yazılı dövmeler kadar sık kendini gösterecek midir?
Toufexis (1999) “Fakat Baba Nerede?” başlıklı bu yazısında, çocuğun yetişmesinde önemi olan anne-baba tutumları konusunda babanın da anne kadar etkin olması gerektiğini vurgulasa da annenin ağırlıklı rolüne dikkat çekmektedir.
Bu durum genellikle babaların rollerini yeterince yerine getirememelerinden mi (belki de getirmediklerinden mi ya da getirmeye istekli olmadıklarından mı) yoksa annelerin zaten (!) bu rolü yeterince yerine getirdiklerini düşündüklerinden mi kaynaklanmakta, veya içinde yaşanılan kültürün biçimlendirdiği “baba” lığın gereklerinden mi yoksa bu sayılanların hepsinin belli orandaki payından mı kaynaklanmaktadır?…
Bunlar tartışılabilir; ancak bilinen bir gerçek var ki; çocuk ile ilgili olarak anne-babalara yönelik ne tür bir çalışma yapılırsa yapılsın, babalar genellikle, önceleri “ortalıkla görünmemekte” ısrarlı söylemler veya zorunluluk ifadeleri sonucunda sonradan sahneye çıkmaktadırlar (!). Üstelik, “bizler kim için çalışıyoruz ki; her şey çocuklarımız için” şeklindeki ebeveyn söylemini daha çok babaların dile getirmesine rağmen!…
Geleneksel baba rolünde babalar, çoğunlukla korkulması ve saygı duyulması gereken, az konuşan, sevecenliğe ve coşkuya dayalı duygularını gizleyen ancak kızgınlığa ve öfkeye dayalı duygularını açıkça ifade eden, çocuklarla fazla yüz göz olmamak için evin elçisini (anneyi) devreye sokan, evin geçimini sağlayan REİS konumundadırlar. Bu nedenledir ki anneler “Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz” sözünü beğenirlerken babalar da bazı arabalarda yazılı olan “Babam sağolsun” cümlesinden gurur(!) duyarlar.
Değerli babalar, baba adayları ve baba aday adayları; Onur duyulması gereken asıl durum, aslında bastırılması ve kontrol edilmesi gereken duygularımızı geleneksel normların verdiği “yetki”(!?) ile açıkça ortaya koyabilmek değil, tam tersine; sevgi ve coşkuya dayalı duygularımızı (saygınlığımızı kaybetme kaygısından uzaklaşarak), canımızdan bir parça olan çocuklarımız ve hayatımızı paylaştığımız eşimizle bastırmadan paylaşılabilmektir.
Gereksiz kabuğumuzdan çıkarak, haydi sahneye…
Yararlanılan kaynak: Toufexis, A. (1999). But Where’ s Dad?. Psychology Today, 32 (3), 88-89
Babalar Günü: Fakat Baba Nerede?
“(Annem seni hep daha çok sevdi) sözü sık duyulan bir kardeş şikayetidir. Bazen bilinçsizce de olsa su yüzüne çıkan bir başka durum daha vardır : “Her zaman en çok annemizi sevdik” Fakat baba nerede? Kültürümüzde ve kalbimizde baba hep ortalarda bir yerde olmuştur. Anneler günü en önce geldi. Babalar “gün”lerini ancak iki yıl sonrasında elde ettiler.Devamını Oku